25 Aralık 2010 Cumartesi

İyki Doğdun İnternet

20 Yıl önce 25 Aralık Noel gecesinin çok önemli bir hediyesi vardı, Santa değil ama Sir Tim Berners-Lee tüm dünyaya müthiş bir hediye verdi.  HTML dilini geliştirdi ve iki bilgisayarı haberleştirdi, kısaca  www yani World Wide Web doğdu.




Teşekkür ederiz Sir Tim Berners.


Düşünsenize 20 Yıl önce İnternetsiz ne yapıyorduk. Evde, okulda, işde..
Evde bilgisayar başına oturup arkadaşlarımızla ağlar üzerinden değil haberleşmeyi, bir çoğumuzun evinde bilgisayar yoktu. İşde fax çekiyorduk yahu, elimizde kağıtlar gitmesi gereken evraklar "dııııı,diiiii,dıırrr" sesleri ile fakslanıyordu, yurtdışı için teleks diye birşey vardı, " teleksi gönderdinmi " denirdi, eski Cv lerde, ofis araçları: fax, teleks kullanmasını bilirim yazardı. Okulda bilgisayar laboratuarı diye bir oda vardı, okul yönetimi oraya gözü gibi bakardı, o odada değil bilgisayarlar, öğrenciler bile haberleşemezdi çünkü kimse girmezdi hep kilitli dururdu.

20 Yıl sonra bugun ise herşey çok başka bizler değişen iletişim çağının ilk nesiliyiz , 20 yaşında veya daha küçük olanlar benim  yukarda anlattığım o dünyadan haberdar bile değiller, istedikleri zaman İnternete girip bilmedikleri herşeyi öğrenebiliyorlar, interaktif medya araçlarını vızır vızır kullanıyorlar. İnternet sayesinde neredeyse ulaşabileceğimiz her alanda bilgisayar var, hatta o yoksa artık akıllı telefonlarımız var. Hayat değişti, artık banka kuyruklarına girmiyoruz pek çoğumuz, birtıkla şubemiz ekranımızda, bilmediğimiz soruların cevapları için kupon kupon biriktirdiğimiz Ana Britanica ansiklopedisi veya biz ilkokuldayken vardı, Resimli Bilgi Ansiklopedilerinden bakmıyoruz. Google'a yazdıkmıydı, dünyanın  bilgisi elimizin altında oluyor. Sezen Aksu'nun kaseti çıktığında bizim gençlik yıllarında yaptığımız gibi kasetçinin önünde kuyruklar oluşmuyor tık diye "musik indir" lerden ulaşılıyor, satışlar tıklamaların hesaplamalarıyla ölçülüyor.

Web1.0 olarak tanımlayabileceğimiz bu iletişim çağı 20 yıl içinde hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu, kültürel olarak toplmumuzu etkiledi, yeni iş modelleri geliştirdi, bilgiyi kullanıcıya en kolay ve en ekonomik şekilde sundu. Kurumlar sanal gerçeklikde var olmasını öğrendiler, büyük-orta hatta küçük organizasyonlar, kurumlar, işletmeler kendilerini İnternet alanında ifade etmesini öğrendi. Bu 20 yıl içinde iletişimin gücünü toplumun tüm alanlarında gördük. İnternet ile başlayan iletişimin bizleri, toplmumuzu,  kültürümüzü, yaşama alışkanlıklarımızı nasıl değiştirdiğini gördük.

Hatta içinde bulunduğumuz dönemde, bilgiye hızlı ve kolay ulaşmanın yanında, bilgiyi alanların da iletişime katılması ile bir çağ daha atlayan İnternet'in bizleri nerelere götüreceğine önümüzdeki 10 yıl içinde tanık olacağız. Bugün sosyal medya olarak popülerleşen adı ile, Web 2.0  belli ki şimdiye kadar yaptığı toplumsal değişime katlarca hızlı  şekilde yaşantımızın içine girecek. Bloglar, network/ ağlar, sosyal paylaşım platformları karşılıklı iletişimin  gücünü gösterecek.

İYİ Kİ DOĞDUN INTERNET

12 Aralık 2010 Pazar

The Story of Effective Leadership Communication

Birazda İşden Bahsediyim Diyorum, Neler Yaptığımızı, Nerde, Ne Zamandır Çalıştığımı Anlatıyım.
Firmamız ELC Consultants, 6 yıl önce kuruldu. Aşağıda seyredeceğiniz sunum ELC'nin kuruluş hikayesidir. . Ana konumuz İletişim, kurum içindeki iç iletişimi açık-doğru-yapıcı ve uygun formda tutmanın yollarını profesyonellere ve akademisyenlere aktarıyoruz. Eğitim, Danışmanlık ve Koçluk hizmetleri veriyoruz ki hizmetlerimizin tümü İngilizce. Dolayısıyla kendini ve işini ifade ederken İngilizce kullanan profesyoneller bizim hizmetlerimizden faydalıyor. Firmaların yurtdışı  ofisleri veya merkezleri ile kurdukları yazılı ve sözlü iletişimin doğru-kalıcı ve ilerleyen bir şekilde nasıl yapılması gerektiğini gösteren, İletişim ve Yönetim becerilerini destekleyen eğitim hizmetlerimiz var. Seminerlerimize katılan profesyoneller, entellektüel seviyelerini, kişiliklerini, işlerini ve fikirlerini İngilizce olarak sofistike şekilde doğru yansıtmanın ve başarılı iletişim kurmanın tekniklerini öğreniyorlar.Bu hizmetlerimiz orta ve üst düzey kadroları kapsıyor.

Türk Firmalarının, yabancı ortaklarla çalışmaya başlaması ile oluşan yeni kültürün çalışanlar tarafından hızlı ve güvenli bir şekilde benimsenmesi veya yabancı yatırımcıya satılması planlan firmaların RoadShow'a çıkmadan önceki hazırlık dönemlerini içeren danışmanlık hizmetlerimiz var. Yurtdışında yapılacak olan toplantı, konferanslar veya workshoplar için tematik sunumların, keynote speechlerin hazırlanmasına yönelik yönetici koçluğu da hizmetilerimiz arasında. Bu aşamalarda üst düzey yönetim kadroları ile çalışıyoruz.
İletişim ana konumuz olunca tabi iletişim teknolijilerinin hayatımıza getirdiği yeni kullanım alanlarının yansımalarını aktardığımız workshop çalışmaları da yapıyoruz. İletişim teknolojilerinin kurumsal iletişimde nasıl doğru olarak kullanılması gerektiğini  pazarlama-kurumsal iletişim departmanlarına aktarıyoruz. Workshoplarımıza katılan iletişimciler Web2.0, Sosyal Medya'nın kurum için ne ifade etmesi gerektiğini, yeni kullanım alanlarının oturduğu felsefeyi anlayarak doğru iletişim stratejileri geliştiriyorlar, çalıştıkları ajanslara doğru briefleri vererek, yerinde kritikler yapabilir konuma geliyorlar.

Şimdiye kadar 80'ün üzerinde kurumla çalıştık; bugüne kadar kurum içinden toplam 4500 profesyonele ve akademisyene hizmet verdik. En uzun seminerimiz 3 gün en kısa seminerimiz 1 gün sürdü. Ençok Finans sektörü ile çalıştık. Yabancı ortaklı bankaların Üst Yönetim-Orta Yönetim ve Yönetici Adayı seviyelerinde  çok başarılı çalışmalar yaptık.

Ben son iki senedir, ELC Consultants'da iş geliştirmeden sorumluyum, ondan önce Siemens'de pazarlama departmanında 7 yıl çalıştım. Ondan önceki firmam da gene teknoloji alanında hizmet veren Genpa idi, ordada yeni teknolojiler ve pazarlama departmanında 2,5 yıl çalıştım. Öğrenciliğim sırasında, Sosyolji 3 ve 4. sınıflar, İşletme Davranış Bilimleri 1. senesinde,Yapı Kredi halkla ilişkiler ve reklam departmanında 3 yıl staj yaptım. Eğitim ve deneyimlerimin tamamı toplum-kurum-pazarlama-teknoloji üzerine kurulu. Aşağıdaki sunumda göreceğiniz slaytlar, ELC'nin kuruluş hikayesi: Andy Kovacs'ın kötü başlayan bir günü-bir aydınlanma anı ve fikir oluşumu. Sonrasını da siz izleyin !

6 Aralık 2010 Pazartesi

Küçük Bir Istanbul'lunun Haydarpaşa Sevgisi


Bizim oğluş trenleri çok sever, çünkü dedesi O'nu haftada en az 2 kere Haydarpaşa'ya veya Söğütlüçeşme'ye eski lokomotifleri göstermeye götürür. "Thomas" olarak isimlendirdiğimiz bu eski lokomotifleri bizim oğluş çok iyi tanır. " Dede hadi Thomas'a gidelim " dedi mi, Dedesi Erenköy-Haydarpaşa hattında torununu güzelce gezdirir, Haydarpaşa'ya gittiklerinde illa martılara yem verirler.. Benim de çok hoşuma gidiyor bu turlar, bu yaşda İstanbul'un güzellklerine katılıyor. Tabiki durum bu halde iken bizim oğluş Haydarpaşa'nın yandığı haberini çok da sindiremedi, sevgili Haydarpaşa'sı Nanası İngilterelerden kalkıp geldiğinde bizi " hadi Haydarpaşa'ya gidelim" diyerek götürdüğü sevinçle ve övünçle gösterdiği Nanasına beğendirmeye çalıştığı Haydarpaşa'sı nasıl olurda yanardı, kim yakmıştı. Hemen duruma el koyması gerekiyordu..Şimdi her akşam  biz Haydarpaşa'yı tamir ediyoruz. Çatısını baştan yapıyoruz. İçi rahatlıyor, sonra uyuyoruz.. Umuyoruz çok sevdiğimiz Haydarpaşa'da bizim     yaptığımız gibi biran önce tamir edilir,      eski güzelliği     İstanbul'un  Silüetindeki eski dokunulmaz(!) güzelliği  ile yerini alır.






14 Ekim 2010 Perşembe

IPhone 4'de Operatör Seçimi

Uzun zamandır beklediğimiz Iphone4 sonunda geldi, bizimde hazır Blackberry
aboneliğimiz bitti, geçelim dedik Iphone4 'e.. İncele, Araştır, Konuş, Sor ...hepsini yaptık tabi birinci fark ücretlerde çıktı, Bizim operatörümüz Turkcell ama bir paket yapmış, Vodafone paketinden 830 TL. fazlaya geliyor.

Nasıl oluyor bu iş? 150 dk. konuşma+150 SMS+4G sınırsız İnternet+24 ay =119TL(aylık )
24 ayda ödenen toplam ücret ise =2856 TL.
Peki buna karşılık Vodafone'nun paketi nasıl?
250dk.konuşma +150 SMS.+sınırsız İnternet+18 ay+250 TL=99TL (aylık)
18 ayda ödenen toplam ücret ise =2032 TL.
FARK = 824 TL.
OLUR MU AMA...TURKCELL NAPTIN? dedik ve harıl harıl bizim kurumsal yetkilimizi aradık, durumu anlattık, bizim gibi O'da şaşırdı tabiki..diycek pek fazla birşey yok, hesap ortada...ama kendiside Vodafone'u aramış ve şöyle bir fark bulmuş "sınırsız" olarak belirtilen 1G internet kullanımı, bende bundan yola çıkarak dahada derin araştırmalar yaptım ki birde ne göreyim elma ve armut karşılaştırması yapıyormuşum ama benim gibi yüzlerce insan ( Vodafone'da IPhone4 kuyuruğu var, cihaz tükenmiş çünkü çok fazla geçiş varmış, rivayet 2 hafta içinde tekrar stoklara girecekmiş) aynı karşılaştırmayı yaparak geçiş yapmış. Çünkü 1. Vodafone ortak terminoloji olan sınırsız tanımını kendine göre tanımlamış ve 1G demiş, bizde son kullanıcı olarak "sınırsız" kelimesinin 4G olduğunu düşünmüşüz
2.Turkcell öyle bir kurumsal tablo hazırlamışki, okuyabilene aşk olsun..Yahu tablo öyle mi yapılır, birde yanında " bu tablo nasıl okunmalı" diye bir başka dokuman lazım. Ehhh tüm bunların sonucu benim gibi mıncık mıncık inceleme yapmayan çoğunluk Vodafone geçmiş.
Sonuç, bizim ihtiyacımıza en yakın  paketi bulduk. Aylık 129 TL oluyor, kontrat süresi 15 ay + üzerine konuşma paketi eklemek lazım 1G bana yeter diyorsanız yaklaşık toplam =2250 TL. oluyor, fark :218 TL
Genede Vodafone paketi 250 dakika ile daha güzel bir paket amma arada deli fark yok en azından. Turcell'in  ile 1G paketleri ile kıyaslarsanız arasında 218 TL oluşuyor. NAPALIM Şimdi GİDELLİM Mİ, KALALIM MI? ne dersiniz yorumlarınızı beklerim.

26 Nisan 2010 Pazartesi

Polonez'in Paladiumdaki yeri

Bizim oğluş 3, 5 yaşına gelince 23 Nisan'ı da iyice anlar oldu. Cuma-Cumartesi-Pazar 3 gün 3 gece Bayram Kutladık. Caddebostan-Erenköy-Suadiye hattında her aktiviteye katıldık. En beğendiklerimiz:
Toyota plaka aktivitesi, Krispy Cream yüz boyama, Turktelekom Marvel karakterleri, onbin kere uçak ve trenlere binmek...
2 gün sokaklarda coştukdan sonra, pazar gününü iç-mekanda geçirme kararı aldık ( polen seviyesi çok çok yüksekdi...) ve Paladium'a gittik. Öğlen yemeği için nefis bir durak bulduk. Polonez'in Brasserie olarak kışdan beri varolan yeni yeri. Ön alandaki açık alanı ne kadar güzel, biz öğlen yemeği yedik ama kahvaltı içinde mükemmel. Mısırlı-şiş et yemeği yedim arada parmaklarımı da yedim.. Servis gayet mükemmeldi, garsonumuz çok ilgili ve bilgili idi. Komi konseptide tutmuş. Garson-komi işbirliği gayet başarılı, dolayısı ile servisde aksama yaşanmadı. Tadı damağımızda kaldı, en kısa süre içinde tekrar gitmeyi düşündük hatta anneler gününde geniş bir kahvaltı fikri kafamıza birgüzel yerleşti. Tavsiye ederiz.

18 Mart 2010 Perşembe

Wagamama kendine yakışanı yaptı...


Geçen hafta Wagamama'daki maduriyetimizi anlatmıştım, ardından da üzüntülerimi dile getirmiş ve biran önce düzeltilmesi yönünde Wagamama'ya mesaj göndermiştim. Ancak bir süre geçmiş olmasına rağmen dönüş olmamıştı Kİ, geri döndüler Pazarlama Müdürleri, durumu anladığını ve gerekli aksiyonları alacaklarını bildiren mail gönderdi, telefonla ulaşmaya çalıştı.
ÇOK sevindim, umarım diğer kurumlarda WAGAMAMA'dan örnek alırlar ve olumsuzlukları kendilerine kılavuz alarak, müşterilerini dinleyerek yol almanın markaya kattığı değerin farkına varırlar.
NOT: Bu arada dün ve bugun tekrar öğlen yemeğinide bizden arkadaşlar Wagamama'daydı ve hesap alma, fiş verme, yemeğin zamanında gelmesi konularında çok büyük farklar olduğunu söylediler.
NE Güzel, RAMEN lerimize kavuştuk..Bizi dinlediğin için Teşekkür ederiz.

5 Mart 2010 Cuma

WagaMAMA'da noldu?


İki gündür Wagamama'da öğlen yemeği sorunu yaşıyoruz, Noldu sormak istedik ama soramadık çünkü o kadar çok vakit kaybetik ki, koşararak çıkmak zorunda kaldık. 3. denemeyi de yapmaya açıkcası korktuk. Yazık olmuş, güzel bir konsepti ama servis bir konsepti nasıl siler süpürün de bir örneği.
Siz siz olun bu aralar çok da vaktiniz yoksa "hızlıca bir ramen yer kalkarım" diyorsanız, Sakın Wagamama'ya gitmeyin. Diyelim ki gene de gittiniz işte size Wagamama kötü servisine karşı yapacağınız, Akıllı ataklar:


  • Siparişi hızla vermeye çalışın.

  • Nasıl olsa siparişi verdim diye SAKIN rahatlamayın, 10 dakikada bir muhakkak sorun ( Aksi taktirde 30 dakika sonra halen masanıza ramen gelememiş olma ihtimali %90 )

  • Yiyeceğiniz masaya gelir gelmez hesabı da isteyin. ( Hesap faslı çok fena, hesabı getirmeleri 15 dakika aldı ) ,

  • Kesinlikle tam para verin ( Yoksa nedendir bilemedik hatta üst üste olunca kötü niyetten dahi şüphelendik, para üstü getirmiyorlar )

  • Fiş almanız gerekiyorsa, yerinizden kalkın ve kasaya giderek bizzat isteyin böylece 10 dakika kazanmış olursunuz ( ilk gün fiş bekledik, abartmıyoruz 10 dakika, ikinci gün bekleyemedik, almadan çıkmak zorunda kaldık)

Birde sanki herşeyi çok iyi halletmişler, mükemmel servis yapmışlar gibi kapıda iyi günler gene bekleriz diyorlar. Sayelerinde yediğimiz yemek burnumuzdan geldi, nefret ettik.


Sloganı Positive eating- Positive living olan bir işletmenin biran önce kendini toparlamasını dileriz.


25 Şubat 2010 Perşembe

Anadolu Yakası-Organik Pazarlar Durumu



Evet sonunda bizim yakanında organik pazarı oldu, Kartal 'da tren yoluna yakın bir alanda belediye'nin desteği ile pazar kuruldu. Ardından Maltepe'de ama heriki pazarda bana uzak, ben Suadiye de ki mini pazardan almaya devam ederken, yolda güzel bir afiş okudum.
"Çarşamba Günleri Selamiçeşme Özgürlük Parkında Organik Pazar hizmetinizde"
Çok iyi bana sadece 2 durak. Tabiki pazara gittim, etrafı kolaçan ettim, çok temiz-pak ve üreticilerin direkt olarak tüketici ile buluştukları bir alan olmuş, Belediye ile bir yıllık bir anlaşma yapmışlar.
Pazarcılarla muhabbet ederek biraz daha bilgilendim, mesela her hafta Ankara'dan gelen üreticiler var. Toplanıp iki araç buradaki pazarlara geliyorlarış, Niğde'den karı-koca üretici-pazarcı ile tanıştım. Elma- havuç tarlaları varmış.
Güzel tabi, sebze-meyve daha sağlıklı, henüz süt ürünleri tezgahı yoktu hasretle bekliyoruz, ayrıca et-tavuk ürünleri de olsa da, sahici ot yiyen inek-koyunların ürünlerini de tüketsek.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Etiler-Marmaris Büfe-Caddebostan

Bağdat caddesinde yıllardır olan Hacıbey geçenlerde kiraların alıp başını gitmesi yüzünden kapandı, duyduğuma göre dükkanın sahibi de eski kiracısını hiç kollamadan çıkmasını istemiş. Hacıbeyde böylece yerini Etiler-Marmaris Büfe'ye bıraktı.

Mekan Sarı-siyah dekoru ile dışardan " gel içeri" diyor, bende çağrısına uydum tabi, kaşarlı tostuda pek severim hatta güzel kaşarlı tost peşinde çok gezdiğimi bilirim. Eskiden Etiler'de Boğaziçi büfe vardı, orasının tostuna bayılırdım, kulakları çınlasın...Şimdilerde de bazı Marmaris büfelerin kaşarlı tostlarıda güzel oluyor. Bende hemen kafamda Etiler-Marmaris ikilisini birleştirdim vee yeni mekanın " gel" çağrısına uyup tost yemeğe oturdum.

Servis ekibi çok sıcak, konuşkan ve hizmet etmeye meraklı sevdim tabi, menuleri geldi inceledim ve kaşarlı tost niyetim, kavurmali-kaşarlı tosta döndü, yanına da bir güzel demli çay içerim diye, kurdum kendimi ve verdim siparişi...

Çayımı önden istedim, zaten benim gibi bir çaycı, tek çayla kalıcak hali yok yaa, tostum gelince de nasıl olsa gene içerim dedim ve çayım geldi bir yudum içtim ve burkuldum, ikinci yudum ve üçüncü yudumda servis görevlisini çağırdım.. eee noldu bu çaya dedim ki, meğer sırf ben değil dünden beri gelen pek çok müşteri benim gibi çayı beğenmemiş.. Nasıl yaptıklarını- merkez ofisle konuştuklarını tekrar demledikleri dinledim, bir çay daha ikram ettiler ama durum aynı keza, ben ayran içeyim daha fazla zor durumda bırakmayayım dedim. Ben çaylarla ilgili bilgi alırken kavurmalı tostum da geldi, önce bi küçük gördüm boyutunu, sonra da tadı beklentimi karşılamadı, yeteri kadar ısınamamış, içindeki kaşarlar eriyememiş kısacası olmamış..Hayallah nasılda hazırlamıştım kendimi, çay-tost olayına..yerine acı çay ve erimemiş kaşarlı tost hiç iyi gitmedi. Servis görevlisi beğenimi sormak üzere yanıma yaklaştı, önce birşey demesem mi ki diye düşündüm sonra da söylersem belki düzeltirler diye, çok da beğenmediği ama onların hatırları için birde en sevdiğim tost- kaşarlı tosttur deyip, birde çift kaşarlı tost ısmarladım.

Azimliyim illa beğenicem birşeylerini, ne de olsa yöremize yeni bir marka gelmiş, masraflar yapmışlar bizler gelelim diye...tostum geldi, onları kırmamak için bitirdim ama birsüre ara vermek lazım tekrar gitmek için, belki o zamana kadar kendilerini toparlarlar.. O kadar yağlıydıki, dönüşte Sturbucks'da filtre kahve içtim.