Bizim oğluş trenleri çok sever, çünkü dedesi O'nu haftada en az 2 kere Haydarpaşa'ya veya Söğütlüçeşme'ye eski lokomotifleri göstermeye götürür. "Thomas" olarak isimlendirdiğimiz bu eski lokomotifleri bizim oğluş çok iyi tanır. " Dede hadi Thomas'a gidelim " dedi mi, Dedesi Erenköy-Haydarpaşa hattında torununu güzelce gezdirir, Haydarpaşa'ya gittiklerinde illa martılara yem verirler.. Benim de çok hoşuma gidiyor bu turlar, bu yaşda İstanbul'un güzellklerine katılıyor. Tabiki durum bu halde iken bizim oğluş Haydarpaşa'nın yandığı haberini çok da sindiremedi, sevgili Haydarpaşa'sı Nanası İngilterelerden kalkıp geldiğinde bizi " hadi Haydarpaşa'ya gidelim" diyerek götürdüğü sevinçle ve övünçle gösterdiği Nanasına beğendirmeye çalıştığı Haydarpaşa'sı nasıl olurda yanardı, kim yakmıştı. Hemen duruma el koyması gerekiyordu..Şimdi her akşam biz Haydarpaşa'yı tamir ediyoruz. Çatısını baştan yapıyoruz. İçi rahatlıyor, sonra uyuyoruz.. Umuyoruz çok sevdiğimiz Haydarpaşa'da bizim yaptığımız gibi biran önce tamir edilir, eski güzelliği İstanbul'un Silüetindeki eski dokunulmaz(!) güzelliği ile yerini alır.