25 Ağustos 2009 Salı

Twitter mı, O'da NE?

Teknolojinin iyice hayatımızın bir parçacı olması ile beraber pek çok araç, gereç ve alan yeni ilgi alanları yaratıyor. Gittikçe artan bir ivme ile sosyal networkler hem kişisel hemde kurumsal hayatlarımızın içine giriyor. İstesek de istemesek de bir süre sonra dahil olmaya başlıyoruz.

Ülkemizde de çok tanıdığımız hatta dünya sıralamalarında üst sınırlarda yer aldığımız pek çok network var, gelenler var henuz -tadına bakılmamışlar-var. Türk kullanıcıları olarak bu alanlarda gösterdiğimiz performans hiç de yabana atılacak gibi değil. Bununla beraber, Dünya üzerinde kullanılmaya başlanan, yaygınlaşan bir sosyal medya aracı Türkiye'de daha geç geniş kullanıcılara ulaşıyor. Ancak aynı araç trendsetter dediğimiz kullanıcıların ilgi alanına girmesi ile beraber hızla yaygınlaşmaya başlıyor.

Diffusion of Innovations kitabının yazarı Everett Roger’s ın tuttuğu ışıkla ilerlersek, teknolojiyi öncelikle alıp kullanmaya başlayan popülasyon tüm toplumun %2,5 ‘unu oluşturuyor. Hoca bu %2,5 luk kısma “innovator” adını veriyor. Kalan “ %13,5 early adaptor”, “%34 early majority”, “%34 late majority” ve “ %16 Laggards” Bu dağılımın % ‘lik derecelerinin bizim toplumumuzla da örtüştüğünü düşünüyorum. İlk gelen teknoloji % 2,5 gibi bir azınlık tarafından hemen kullanılıyor, zaten bu azınlık “trendsetter” olarak tanımlanıyor ki, gerçekden de toplumun %2,5 gibi çok küçük bir kısmının bir süre ilgilendiği araç, gereç , servis, hizmet vs. Moda olmaya dönüşüyor.


Son dönemde Dünyada fırtınalar estiren Twitter, henüz ülkemizde geniş kitlelerin kullandığı bir araç olmamakla beraber, Dünya genelinde Ocak ayından Şubat ayına kadar aylık %1382 oranında büyümüş, dünyada kullanan 6 milyon ve çoğunluklada kesim 35-49 yaş grundaki beyaz yakalıların burda aktif hesabı var. Aylık 55 milyon ziyaret gerçekleşiyor. Şu anda dünyadaki 3. en büyük Sosyal Medya sitesi. Ancak ülkemizde ki kullancı sayısı henuz bu rakamların çok gerisinde ( henuz ). Facebook’a bakalım, sayfası olmayan yok gibi, ama çok değil bundan 32 ay önce İngiltere’den yeni döndüğümde Facebook’u olan sınırlı sayıdaki Türk kullanıcılar arasındaydım. Şimdi ise Facebook’da başı çeken ülkeler arasındayız.

Nasıl efektif Twitter kullanılır sorusundan yola çıkan, Linkedin network' unde oluşmuş Training Turkey grubu Twitter'da TRtribe grubu'nu kurarak, grup üyelerine Twitter nedir, Tweet nedir, nasıl yapılır, TweetDeck nasıl kullanılır konularında mini seminerler veriyorlar. Kendilerinin linkini aşağıda ekliyorum. Geç kalmayın Innovater'ler !

http://twitter.com/TRtribe

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Bir Amerikalı Marka daha geldi

Geçen hafta cumartesi, hava sıcak, Bağdat Caddesi bildiğiniz gibi kabalık ama full çekmiyor köşe başlarında çılgınca esen gürültü bir miktar daha azalmış, hatta Şaşkınbakkalın köşesine geldiğinizde ne yazıkki (!) duymaya alıştığımız o çılgın CK günleri bitmiş, kendini sakinliğe bırakmış.

Dönüşte tam Mango'yu geçince bizim oğluş ısrarla birşey göstermeye başladı " Mumy Mumy Mr Bump " aa oda ne acaba, birileri yumurta kılığına girmiş de dolanıyor mu dedim ki, Andy sevinçle" horray Krispy Kreme in Turkey" neler oluyor Baba-Oğul benim bilmediğim birşeyleren bahsedip seviniyorlar. Neyse benimde neler olduğunu çözmem 3ila5 sn sonra gerçekleşti ki, kocaman bir Donat leaflet dağıtıyor. Ahaha şimdi çözdüm neler olduğunu.

Kış akşamlarında en sevdiğim dizilerden Dexter'ı seyrediyoruz. Dexter her sabah işe bir kutu doughnuts ile geliyor, polishane deki herkeze ikram ediyor, bende içinden şunları geçiriyorum. Bizde bazı gunler ofisde kahvaltı yapardık, herkez bişiyler getirirdi, bak sen Amerikada da böyle oluyormuş, ben bunları geçirirken Andy demezmi " Do you know, there's a Doughnut company called Krispy Kreme, just delicious, someone like you can get addicted! When they roll into a new town - they give free doughnuts out all day long - but forget it! The queues are endless ...." böyle devam etti anlatmasına ve beni daha tadına bile bakmadan donatçı olmuştum.

Ve şimdi hayali Donutçuluğum gerçeğe dönüşecekti, çünkü 24 Agustos'da burda bizim caddede dükkan açıyorlarmış. Harika! Bugün öğlen yemeğe çıktığımızda, hadi dedim gidelim kuyruk muyruk belki Ramazan azdır bizde oturur yeriz. Aha o ne, köşeyi döndüm ben kuyruk beklerken bir boşlukla karşılaştım kimseler yok, EEE iyi hiç olmazsa daha detaylı inceleyebilicem dedim. Vişneli donut şeçtim kendime ve yanına da sıcacık bir Latte..Ayy keyfe bak, başladık yemeğe gerçekden lezziz çok beğendim, şu diet işinde olmasaydım bu aralara kesin hergun kapılarını aşındırırdım.

Birde etrafda o kadar çok görevli olmasa yada görünmez olmayı başarabilselerdi, sanırım keyfimize diyecek olmazdı. İşte böyle..Bağdat Caddesinde yeni bir yer açılmış, duyrulur..